23 Eylül 2011 Cuma

Hümanizm nedir - Hümanizm niçin İtalyada doğdu - Rönesans hümanizması


Hümanizm” kelimesi,15.asırda İtalya’da gramer,tarih,retorik,şiir ve ahlak felsefesi gibi klasik bilgi dallarını belirten “Studia humanitatis” teriminden ve ilkçağ yazısı üzerinde uzmanlaşmış araştırmacılarca öğrenciler için kullanılan bir terim olan “umanisti” adından gelmektedir.

Hümanizm 19.asırda Alman tarihçiler tarafından oluşturulan ve ilk kullanım tarihi 1808 tarihine uzanan bir kelimedir.1886’da Pierre de Nolhac adlı yazar bu kelimenin Fransız Üniversitesinin resmi diline girmesini kendinin sağladığını iddia etmiştir. Hümanistler kelimesi bu tarihe kadar bilinmekteydi. Fakat bu kelime 15.ve 17.asırlarda kendilerine bu adı vermiş olan bir insan grubunu ifade etmektedir

Hümanizm kelimesi zamandan zamana,ve kullanan kişiye göre değişik anlamlarda kullanılmıştır. Bazen medeniyet ve kültür gibi kelimeleri de kucaklamıştır. Örneğin, Şemsettin Sami hümanizm için “İnsaniyete muhabbettir” derken,Kemal Tahir ise “Hümanizm dünyanın en namussuz sömürücü olan burjuva sömürüsünü örtbas etmek için ileri sürülmüş bir duman perdesidir.”şeklinde bir açıklamada bulunmuştur. Cemil Meriç hümanizm kelimesinin iki ayrı anlam taşıdığını söylemektedir. Buna göre birinci anlamı Antikite hayranlığıdır.

16.asırda Avrupa’da hümanizm bir kaçışı ifade eder,özellikle meçhul olanları arama isteğidir. Kilisenin baskılarından,sıkıcı uygulamalarından bıkan ortaçağ insanları eskiçağ edebiyatlarına kaçtılar. Bu eskiye yönelme ile beraber insanlar Hıristiyanlığı bir kenara bırakacaklar ve giderek kendilerini tanıyacaklardır.

İkinci anlamı din ile ilgili olandır. Hümanizm bir insanlık dini anlamında da kullanılır. Buna göre tabiatta Tanrı yoktur,Tanrıyı yaratan insandır;toplum kendi değerlerini gök kubbeye aksettirmiştir,beşeriye ilahileştirmiştir;insanı Tanrı değil ilim kurtarır görüşü hakimdir(3).Yani dinin insan hayatından uzaklaştırılmasıdır.

Hümanizm dönemlere göre, meydana gelen olaylara göre değişik isimler almıştır. Örneğin;Rönesans hümanizması, Reformasyon hümanizması ve Fransız devriminin ateşli hümanizması gibi.

Rönesans hümanizması:Kendini Roma ile Roma’nın,pagan Roma’nın İsa’nın Roması ile,Antik uygarlığın Hıristiyan uygarlığıyla diyalogu olarak sunmaktadır(4). Hümanizm kişiye toplum ve devlet alanında sorumluluk yükler. Klasik Yunan ve Roma kültürü araştırmacıları için bir geçmiş değildir;geleceğin hareket noktasıdır(5).

Hümanizm niçin İtalya’da doğdu?Çünkü İtalya Roma kalıntılarının oldukça yoğun olduğu,Antik kalıntılara sahip olmasının verdiği bir avantaja sahipti(6). “Roma,Floransa,Venedik ve küçük prensliklerde,hükümdarlar kitaplıklarını Yunanca ve Latince eserlerle zenginleştirme yarışında idi. Antik heykeller toplanarak koleksiyonlar yapıldı. Venedik’te basımcı Manuzidar Yunanca baskıları çoğalttılar. Hümanizm batıda daha geç başladı. Başlangıçta hümanizm hareketi açıkça Hıristiyan bir nitelikte idi. En ünlü hümanistler ortaçağ skolastiğini ve “barbarlığını” reddederek Antik kaynaklara döndüler. Hıristiyanlık öncesinin şaheserleriyle birlikte kutsal metinleri de yaydılar. Bu Hıristiyan hümanistler İngiliz Th.Morus, Fransız d’Etaples, Bude ve Hollandalı Erasmustur(7). Erasmus şu şekilde ifadesiyle dikkat çekmektedir. “Ben dünya vatandaşı olmak istiyorum”(8).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder