23 Eylül 2011 Cuma

Friedrich Von SCHILLER Kimdir - Schiller'in Hayatı düşünceleri ve Eserleri

J. C. Friedrich Von SCHILLER

Affetmek ve unutmak, iyi insanların intikamıdır.
Akıl ve dirayetin ak saçlılarınki gibi, ama yüreğin mâsum çocukluk yüreği olsun.
Büyük başarıların sahipleri küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir.
Büyük insanlar hiç yakınmadan bütün acılara katlanırlar.
Cesaret hayatı hiçe sayar, vicdanı değil.
Doğruluk, her türlü şartlar altında meyve verir.
Dostu severim ama, düşman da işe yarar; Dost gücümü gösterir, düşman da ödevimi.
Hiçi bir şeyden korkmayan adam, kendisinden herkesin korktuğu birinden daha az kudretli değildir.
Kaybettiğiniz anları sonsuzluk bile geri getiremez.
Şüpheli bir muzafferiyet, şüphesiz bir bozgunluğa çevrilir
Tanrı cesurun yardımcısıdır.
Vatanınızı seviniz zira orası babalarımızın da vatanıdır.
Yalnız basit şeyleri tam ve mükemmel yapmaya sabırları olan insanlar, güç şeyleri kolaylıkla öğrenmek becerisini kazanabilirler.

Mutluluk, sen cennet ölümsüzlüğünün pırıltısı,
Firdevslerin kızı,
Ateşle sarhoş olmuşuz cennete yükselerek,
Tanrıça, senin makamına geliyoruz.
Senin tatlı büyün bizi bir araya getiriyor
Hangi amansız töre ayırırsa ayırsın
Tüm insanlar kardeş oluyor
Olduğu yerde senin şen kanat çırpışlarının
(Mutluluk Şarkısı’ndan)


FRIEDRICH SCHILLER 1759-1805 , Biyografisi

Alman şair, oyun yazarı, tarihçi ve edebiyat kuramcısı olan Jahann Christoph Friedrich von Schiller dünyanın önde gelen yazarlarındandır. Çağdaşı Johann Wolfgang von Goethe ile birlikte çağdaş Alman edebiyatının kurucularından sayılır.
Schiller, Württemberg'deki Marbach'ta, bir askerî cerrahın oğlu olarak doğdu. Württemberg dükünün ısrarı üzerine, hukuk öğrenimi görmek üzere dükün Ludwigsburg yakınında kurduğu askerî akademiye girdi. Okul Stuttgart'ta taşınınca Schıller'in tıp öğrenimine geçmesine izin verildi. Bu sırada lirik şiirler yazmaya başlamıştı. Bunların ilki 1776'da bir dergide yayımlandı. 1780'de öğrenimini tamamlayan Schiller yardımcı hekim olarak orduda göreve başladı.
Schiller ilk oyunu olan Haydutları 1781'de imzasız olarak yayımladı. Düzyazıyla kaleme alınmış olan bu oyun sonraki yıl Mannheim'da sahnelendi. Özünde toplumsal bir eleştiri olan bu yapıt, baskı yönetimine karşı çıktığı için büyük bir başarı kazandı. Ne var ki, dük oyundaki başkaldırı ruhundan hoşlanmamıştı. Genç yazar dükün baskısından kurtulmak için Stuttgart'tan kaçtı.
1783'te Schiller maaşlı oyun yazarı olarak Mannheim Tiyatrosu'na girdi. Burada yalnızca bir yıl çalıştı. Yazdığı oyun geri çevrilince görevi bıraktı. 1785'te Dresdende yazmış olduğu "Ode an die Freude" (Neşeye Övgü) adlı şiirini sonradan büyük Alman bestecisi Ludwingvan Beethoven, Dokuzuncu Senfoni'sinin sonundaki koro bölümünde kullandı.

Felsefeye ilgi duyan Schiller'in estetik konusundaki yazıları İnsanın Estetik Terbiyesi Üzerine Mektuplar adlı kitapta yer alır. Schillerin koşukla yazılmış olan oyunu Don Carlos, beş perdelik tarihsel bir dramdır. İspanyadaki mutlak krallık ve engizisyona karşı, Aydınlanma Çağının özgürlükçü düşüncesini ve cumhuriyet yönetimini savunur.
1787'den 1789'a kadar Weimar'da yaşayan Schiller bu arada tarih yazarlığına da yöneldi. Hollanda halkının İspanya yönetimine karşı ayaklanışını anlatan Geschichte des Abfalls der vereinigten Niederland von der spanischen Regierung (Birleşik Hollanda'nın İspanyol Yönetiminden Ayrılmasının Tarihi) adlı yapıtı kaleme aldı. Schiller aynı dönemde Goethe'yle tanıştı.
1789'dan 1793'e kadar Jena Üniversitesi'nde tarih profesörü olarak çalışan Schiller'in Otuz Yıl Savaşı Tarihi adlı iki ciltlik yapıtı bu dönemde yayımlandı.
Schiller'in 1798-99 arasında yazdığı Wallenstein adlı üçleme en ünlü oyunudur. Wallenstein, Otuz Yıl Savaşları dönemindeki olayların üzerine kurulu üç bölümlük tarihsel bir trajediydi. Schıller bu oyunla Almanya'nın en büyük oyun yazarlarından biri olduğunu kanıtladı.
Schiller'in öbür oyunları arasında, İskoçya Kraliçesi Mary Stuart'ın yaşamını konu alan Maria Stuart, Jan Dark'ı konu alan Orleans Kızı ve Giyom Tel vardır. Schiller oyunları, denemeleri, öyküleri ve mektuplarının yanı sıra lirik, felsefi şiirler ve baladlarıyla da tanınır.
Almanya'da 19. Yüzyılın ilk yarısında ortaya çikan Romantik felsefe akımının önemli düşünürü.
Özellikle sanat ve eğitim konusundaki görüşleriyle haklı bir ün kazanmış olan Schiller, 1795 yılında yayınlanan Über die asthetische Erziehung des Menschen (İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar) adlı eseriyle Batı kültürünün bütün bir tarihini ortaya koyma yolunda bir denemeye kalkışmıştır. O, işte bu deneme çerçevesi içinde, modern insandaki bölünmüşlüğü ve yabancılaşmayı teşhis eden ilk düşünürlerden biri olma onurunu taşir.
Yaşamlarında formun tamlığıyla içeriğin bütünlüğünü, imgelemin ilk gençliğiyle aklın olgunluğunu birleştirdiklerini düşündüğü Yunanlı model alan Schiller'e göre, modern insan kendi içinde bölünmüş bir insan olup, insan doğasının birliği ilerleme fikriyle, kültürdeki ilerleme düşünüyle bozulmuştur. Modern insandaki bu bölünmüşlük ve yabancılaşmanın ilacının, Schiller sanat olduğunu düşünmüştür. Başka bir deyişle, o sanatı insanlık için ahenkli, organik bir birliğin yeniden ele geçirilmesinin aracı olarak görmüştür. Güzellik doğa halinden salt fiziki bir boyutu olan bireye bütünüyle karşit ahlaklı bireyin ihtiyaçlarına uygun düşen bütünlüklü ahlaki evreye giden yoldur. Sanat ve güzellik, özgürlük yoludur.
O, insanda iki temel dürtünün bulunduğunu söyler. Bunlardan birincisi, her zaman değişme için bastıran duyumsal dürtü, diğeri de birlik ve süreklilik arayan formel dürtü. Bunlardan her ikisi de, Schiller'e göre, kendilerine getirilecek olan sınırlamalara ihtiyaç duyarlar; böyle bir sınırlamanın amacı ise, duyumsal dürtünün ahlak yasasına zarar vermemesi, formel dürtünün de duyguları öldürmemesi ve dolayısıyla bütünlüklü insana ulaşilmasıdır.
Bu ikisi arasında kurulmak istenen uyum, Schiller'e göre, üçüncü bir dürtü aracılığıyla sağlanabilir. Bu da, oyun dürtüsüdür. Söz konusu oyun dürtüsü, filozofa göre, sanatta ortaya çikar. Zira, duyumsal dürtünün nesnesinin yaşam, formel dürtünün nesnesinin form olduğu yerde, oyun dürtüsünün nesnesi veya amacı yaşana, canlı formdur. Ona göre, duyumsal dürtüyle formel dürtü, yalnızca sanat oyununda bir araya gelir ve insan güzeli temaşa ederken, ruh bir yandan ahlak yasası diğer yandan da fiziki zorunluluk arasında mutlu bir ortam yaratabilir. O, modern öznelligin tanımlayıcı özelligi olan çatisma ve yabancılaşmanın sanat veya oyun yoluyla gerçekleşecek yaratıcı çözümü için umut beslemiştir.

Mektup 2

Bir devlet adamı gibi, felsefecinin de gözleri, şimdi, bekleyerek, insanlığın büyük kaderinin pazarlık edildiği sanılan siyasa alanına takılmıştır. Bu pazarlıkla ilgilenmemek, toplumun yararına karşı hoş olmayan bir aldırışsızlığı göstermez mi? Gerek özü, gerekse sonuçları bakımından, bu büyük hak pazarlığı, insan olan herkesi yakından ilgilendirdiği gibi, düşünen bir kafayı da gene öylesine özel olarak ilgilendirir. Başka zamanlar, hep hak gücündür diye cevaplandırılan bir soru, şimdi salt usun yargıçlığı önüne seriliyor ve yalnızca, bütünün ortasına geçip, kişiliğini türe yükseltebilen ancak, kendine, yargıcın yanında bir yer sağlıyor. İnsanın ve dünyanın hemşehrisi olarak aynı zamanda bir yan tuttuğundan, kendini bu başarıya, yakından, ya da uzaktan karışmış görüyor. Demek ki bu büyük hak pazarlığında verilecek karar, yalnız onun kendi işi değildir; burada ussal bir kafa olarak kendisinin verme yeteneği ile yetkisi olan yasalara göre de görüşülmesi gerekmektedir.

Johann Christoph Friedrich Schiller (10 Kasım 1759 - 9 Mayıs 1805)

Mektup 18
Güzellik yoluyla, duyumsayan insan biçim ve düşünceye götürülür; güzellik yoluyla, düşünen insan geriye özdeğe götürülür ve yeniden duyu dünyasına kazanılır. ... Güzellik iki karşıt durumu, duygu ve düşünce durumlarını bağlar

Mektup 25

O zaman, güzellik özgürlüğün bağımlılık ile bütünüyle birarada-varolabileceği, ve insanın kendini anlık olarak gösterebilmek için özdekten kaçmasının gerekmediği bir durum sunduğu zaman, duyusal bağımlılıktan ahlaksal özgürlüğe bir yol bulma konusunda hiçbir güçlükle karşılaşmamız gerekmez. Eğer — güzellik olgusunun öğrettiği gibi — insan duyularla birliktelik içinde bile özgürse, ve eğer — kavramın zorunlu olarak imlediği gibi — özgürlük saltık ve duyulurüstü birşey ise, bundan böyle insanın kendini sınırlamalardan saltığa nasıl yükselttiği konusunda herhangibir soru olamaz: çünkü güzellikte bu daha şimdiden olmuştur

Johann Christoph Friedrich Schiller (10 Kasım 1759 - 9 Mayıs 1805)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder